Bu dönemde pamuk bitkisinde çiçek açımı ve koza gelişimi başlar.
Pamuk üretiminde, uygulanacak kültürel işlemlerin doğruluğu, uygulama sırası, miktarı ve zamanının saptanması için bitki büyüme ve gelişmesinin erken dönemden itibaren izlenmesi gereklidir. Bir pamuk tarlasından yüksek verim alabilmek için, vegetatif ve generatif büyüme arasındaki dengenin korunmasına çalışılmalıdır. Bu amaçla, erken taraklanma ve erken çiçeklenme dönemleri arasında vegetatif büyümenin fazla olması, ilk çiçekler açtıktan sonraki dönemde ise vegetatif büyümenin yerini generatif büyümenin almış olması gerekir. Bitki büyümesinin izlenmesi, vegetatif büyümenin artırılması veya azaltılması ile ilgili uygulamaların ( bitki büyüme düzenleyicileri uygulamaları, sulama ve azotlu gübre uygulamalarındaki değişiklikler gibi) zamanında yapılmasına imkan vermektedir.
Bitki boyu: Pamuk yetiştiriciliğinde ana dalın boyu genel olarak gözlenen ölçümlerdendir. Yetiştiricilikte bazı kararlar verilirken bitki boyu önemli bir kriterdir. Genellikle boy, ilk çiçek açımı veya çiçek açımından sonraki kısa sürede maksimum olur. Bu dönemde yaklaşık olarak gün başına 2,54 cm lik gelişim uygun gelişim oranın en üst limitidir. Bu mesafe , belirtilen değerden daha fazla ise yetiştiricilikte bitki gelişim düzenleyicilerin kullanılması faydalı olabilir.(Pix ‘’Mepiquat chloride’’uygulamaları gibi.)
Ana dal boğumları: Ana dal boğumlarının gelişimi ilk çiçek açımına yakın zamanlarda maksimum olur. Ana dal üzerinde her 2,5 -3 günde bir yeni boğum oluşacaktır. Yaklaşık olarak gece-gündüz sıcaklık toplamında her 40-50 değerlik artışla - Su stresi ve karbonhidrat başlangıçta pamuk bitkisini ciddi şekilde etkilemesine rağmen daha sonra ana dal üzerindeki boğumların gelişim oranına ciddi etkisi yoktur.
Beyaz çiçeğin üzerindeki boğumlar: Beyaz çiçek üzerindeki boğum sayısı (BÇÜB), bitkinin en üst kısmında birincil durumdaki beyaz çiçeğin üzerindeki boğum sayısını ifade etmekte olup, bitki gelişimi ve erkenciliğin bir ölçüsüdür. Erken çiçeklenme döneminde, beyaz çiçek üzerindeki boğum sayısı 8-9 olmalıdır. Pamuk bitkisi ilk çiçeklenmeye başladığında, beyaz çiçek üzerinde 10 veya daha fazla boğum bulunması, gelişmenin ve yetiştirme koşullarının iyi olduğunu ; 8 in altında olması ise stres koşullarını gösterir. Genellikle BÇÜB sayısı her 8 günde 1 düşmelidir. Bu dönemde, yapraklar tarafından üretilen karbonhidratlar, öncelik sırasına göre gelişmekte olan kozalar, yapraklar ve yeni vegetatif büyüme noktaları tarafından tüketilmektedir.
Alttan ilk 5 meyve dalı oranı: Sezonun daha kısa olduğu yerlerde alttan ilk 5 meyve dalının durumu ve sezonun uzun olduğu yerlerdeki bitkinin 3-8 inci meyve dalı verimin ana belirleyicisidir ve yeşil aksam gelişiminde çok önemlidir.Bu alttan ilk 5 meyve dalı oranı ilk çiçeğin açımına ve pix (mepiquat chloride) kullanım kararına yardım eder. Alttan ilk 5 meyve dalında belirlenen oran % 60 ın altında ise bitki gelişim düzenleyicilerin tek başına kullanılması yeşil aksam gelişiminde önerilmez. Bu oran % 100 e yakınsa o zaman bitkide koza tutumu kontrol edilir.
Üstten ilk 5 meyve dalının oranı: Bu oran pamuk bitkisinin en üstündeki ilk beş meyve dalı üzerinde olan ilk pozisyondaki çiçek durumunu gösterir. Genellikle pamuk bitkisinin en üstünde ilk çiçek açımına yakın zamanlarda olan çiçek tomurcuklarının (taraklarını) dökülmesinde bir miktar fiziksel etki vardır. Çiçek tomurcuklarının(taraklarının) dökülmesi fazla ise (%20 den fazla) nedeni araştırılmalıdır. Bu oran % 20 den fazla ise ileride koza kaybına neden olabilir ki bu gelişimin kontrolünde uygun değildir. Koza ve çiçek tomurcukları (taraklar) arasında oluşan karbonhidrat rekabeti çiçek tomurcuklarının (taraklarının) dökülmesine neden olacaktır.
Maksimum boğum arası mesafesi: Bu mesafe bitkinin en tepesinden itibaren dördüncü ve beşinci boğum arasındaki mesafedir. Bu mesafe karbonhidrat ihtiyacı ve varlığı ile arasındaki ilişkiyi de en iyi şekilde gösterir. İlk çiçek açımından sonra yaklaşık olarak 7,62cm den daha fazla ise gelişim hızlıdır ve kontrol edilmelidir. Bu mesafe 5 cm den daha az ise gelişim normal ve nedeni araştırılmalıdır.
Lif kalitesinin belirlenmesi: Pamuk kozalarının gelişmesiyle beraber tohum kabuğu üzerindeki lif hücreleri de gerilip uzamaya başlar. Bu hücreler çiçeklenme günlerinde başlar 3 hafta boyunca sürekli olarak uzar .Bu süre içinde olacak herhangi bir stres, lif uzunluğunu azaltacaktır. Takip eden 3 hafta boyunca pamuk lifinin kenarlarında her gün selüloz depolanır. Lif gelişiminin ikinci haftasında olacak stres lif kalitesini düşürür. Lif miktarının düşük yada yüksek olması genellikle ekim yılı ve çevre ile ilgilidir. Lif inceliğinin yüksek oluşu yalnızca çeşitle ilgilidir.
Pamuk bitkisinin gözlenmesi, doğru bilgilere ulaşılması ve gelişimin yorumlanması yetiştiricilikte doğru gözlemler sonucu ile yapılır.
Pamuk yetiştiriciliğinde ilk çiçek ile birlikte bakılan değerler ve bunların yetiştiricilik kararları üzerine etkileri:
İlk çiçek dönemi ölçümleri | Ölçümlerde görülen | Ölçümlerde görülmeyen |
Bikti boyu | İlk çiçek açımında 71 cm daha fazla | 60 cm den daha kısa |
Gelişme oranı | Gün başına 2,5 cm den daha fazla | Gün başına 1,7 cm den daha az |
Ana dal boğumları | Boğum başna 3 güden daha az daha fazla gelişim oranı | Boğum başına 3 güden |
Maksimum boğum arası mesafesi | Boğum başına 7,6 cm den daha fazla | Boğum başına 5 cm den daha az |
Yeşil aksam boğumları | 7 den daha fazla | 5,5 den daha az |
Alttan ilk 5 meyve dalı üzerindeki çiçeklenme oranı | %60dan daha düşük | %90 dan daha fazla |
Üstten ilk 5 meyve dalı üzerindeki çiçeklenme oranı | %80 den daha düşük | ölçülmez |
İlk çiçek açımında ilk beyaz çiçeğin üzerindeki boğum sayısı | 8,5 den daha fazla | 7 den daha az |
Hava durumu | bulutlu/yağmurlu | güneşli/sıcak |
Su ihtiyacı | fazla | az |
Bitki Gelişim düzenleyicilerin kullanılması; Pamukta verim potansiyeli alt meyve dallarının birincil durumda oluşan kozaların tutum oranına bağlıdır. Bu kozaların korunması için herhangibir kültürel işlem uygulanmadıkça, bunlar böcek zararı ve fizyolojik stress nedeniyle dökülebilir. Aslında çok yıllık bir bitki olan pamuk , yapılan çeşitli ıslah çalışmaları ile tek yıllık bir bitki haline getirilmiştir. Bununla beraber, çok yıllık gelişmeye doğru genotipik eğilimi vardır. Bu nedenle, yetiştirildiği bölgelerde, son ve ilk donlar arasında kalan süreyi doldurmak istemekte daha çok dal, yaprak ve çiçek oluşturmaktadır. Bu eğilim sulu tarımda artan gübreleme ile teşvik edilmekte ve onun bölgede mevcut zararlılardan daha çok etkilenmesine , özellikle yetişme mevsiminin sonlarına doğru oluşan rüzgar, yağmur vb. çevre koşullarından zarar görmesine neden olabilmektedir.
BGD(bitki gelişim düzenleyicileri), bitkide gibberellik asit (GA) metabolizmasını değiştiren kimyasallardır. GA hücre büyümesinde rol oynadığı için BGD uygulaması boğumlar arası mesafeyi ve boğum sayısını azaltmakta, yaprak alanını daraltmakta ve bitki boyunun kısalmasına neden olmaktadır. Bu şekildeki bitki yapısı, bitkiler arasındaki hava dolaşımı ve ışık penetrasyonunu artırarak bitkilerin alt kısmında kuru ve havadar bir mikro-klimanın oluşmasını sağlayarak koza çürüklüğünün azalmasına, pestisit uygulamalarının etkisinin artmasına, makinalı hasadın etkinliğinin artmasına olanak sağlamaktadır. Ayrıca BGD ler erken tomurcuk ve koza tutkunluğunu artırdığı için erkenciliği de özendirmektedir.
Gübreleme: Pamuk bitkisinin gübre ihtiyacının doğru tam olarak hesaplanması yaprak örneklemesi yapılarak bulunabilir. Koşullar normal ise bir takım sonuçları açıklamak zor olabilir. Gübre isteklerini belirlemek için sezon öncesi bölüme bakınız.
Azot: Çiçek açımı döneminde azot önemli bir istektir ve toprakta bulunan azot yeterlidir ve yüksek verim elde etmek için bitki tarafından alınmaktadır. Güçlü gelişme gösteren çeşitler diğer çeşitlere göre daha fazla yeşil aksam geliştirme yeteneğine sahiptir. Bu nedenle sıkı bir azot uygulaması gerekir. Pamuk tarımında gübreleme genelde ekim öncesi taban gübrelemesi ve sulamalardan önce üst gübrelemeler şeklinde yapılır. Taban gübrelemesinde bitki besin elementlerinden iki veya daha fazlasını bünyelerinde bulunduran gübrelerin kullanımı yaygın uygulamalardır ve azotun belirli bir miktarı ile , fosforun ve potasyumun tamamı verilir. Azotun kalan miktarı ise 1. ve 2. sulamaların önüne üst gübre olarak verilir.
Azotlu gübrelerin çiçek açma süresince belirli aralıklarda (bölünerek) kullanılması pamuk bitkisi için daha yaralıdır.
Potasyum: İlk çiçek açımından sonra pamuk bitkisi potasyuma ciddi miktarda ihtiyaç duyar. Potasyum ihtiyacı bu süre içinde azot ihtiyacından daha da önemli hale gelir. İlk çiçek açımından itibaren, potasyum koza yapısı için kritik bir önem arz eder. Taç yapraklarında depolanmış olan potasyum koza oranı üzerine direk etki eder.
Tarlada sezon sonuna doğru koza kaybı görülüyor ise; potasyum veya diğer besin maddeleri eksikliğini belirlemede taç yaprakları testi yapılması gerekir.
Sulama: Pamuk bitkisi sulama ihtiyacını fizyolojik olarak gösteren bir bitkidir. Türkiye’de kültürü yapılan pamuk çeşitleri kırmızı-yeşil gövde rengine sahiptir. Gövdedeki bu renk değişimi fizyolojik olarak pamuğun su isteğini gösterir. Pamuk ana sapı (gövde) yeşil olduğu taktirde sulama ihtiyacı yoktur. Gövde kırmızılığı bitkinin aşağısından yukarıya doğru bitki susadıkça hareket eder. Gövde kırmızılığı tepe kısmına 7-9 cm yaklaştığında pamuk susamış demektir ve sulanması gerekir.
Sulama üründeki nem kaybını geciktirebilir bu nedenle suyun kontrol edilmesi ve sezon sonu bitki gelişim düzenleyicilerin kullanımı hasatta olgun ürün elde edilmesini sağlar.
Böcek kontrolü: Pamuk yetiştiricileri için öncelikli işlerdendir. Yeni kimyasallar eşik değerinde kullanımı pamuk üretiminde etkili bir yoldur.
Yeşilkurt, Pembekurt, Çizgili Pamuk Yaprak Kurdu (Prodenya) ,Pamuk Yaprak Kurdu (Karadrina) ve Dikenli Kurt : Kurt varlığı erken çiçek açımından sezon sonuna kadar görülebilir. Kurt populasyonu en çok taraklarin olgunlaşma döneminde görülür. En fazla kurt zararı da bu dönemde olur. İleri dönemlerde kozayı delerek de zarar yaparlar.
Erken Emici Böcekler, Beyazsinek, Empoasca ve Çiçek thripsi çiçeklenme boyunca ciddi verim kaybına neden olur. Bu nedenle önemlidir. Bu zararlılar başarılı şekilde gözlenmeli ve kontrol edilmelidir.
Koza çürüklüğü de öncelikle zararlar arasında belirtilir. Koza çürüklüğüne, genellikle yüksek nem ve nemli çevre koşulları, aşırı bitki boyu, aşırı böcek zararı, aşırı bitki sıklığı ve bitkinin kötü gelişimi neden olur. Önlemek için kontrollü sulama ve gübrelemenin yanında BGD (Bitki gelişim düzenleyicileri) kullanımı da önemlidir. Koza çürüklüğünü önlemek için herhangibir ilaç yoktur.
Koza çürüklüğüne neden olan mikroorganizmalar;
Fusarium spp.; Fusarium spp.nın bazı türleri 35 günlük veya daha yaşlı koza çevresindeki taç yaprakları üzerinde ilk zararını gösterir .Bulaşma daha sonra koza temelindeki yapraklara sıçrar, koza çeperine doğru devam eder. Renk koza çevresinde mavi-siyah daha sonar renk kahverengiye doğru döner. Koza yüzeyi soman pembesinden beyaza doğru döner.
Diplodia spp.; Bu mantar da taç yapraklarında görülür. Nem etkili olur. Hızlı şekilde yayılması mümkündür.
Giomerella gosspii.; Bu mantar da koza yüzeyinde kızıl kahve lekeler meydana getirir.
Xanthomonas spp.; Aynı organizma bakteriyel küfe neden olur ve köşeli yaprak lekeleri koza yüzeyinde ,koyu yeşil bölgeler,parlak pürüzsüz alanlar çevre dahil her yerde belirtiye neden olur.
Rhizoctina spp.; Fide zararlıları gibi çok sık rastlanan Rhizoctina spp. daha altlardaki taç yapraklarında koza çürüklüğüne neden olur. Yüksek rutubet bakterinin daha yukarılara taşınmasına neden olur.
Altenaria spp.; Bu mantar yaprakta lekeye neden olur. Yüksek nemle beraber tarlada altlarda olan kozalar daha çok etkilenir.